2 Ara 2025 11:08

Fidan'ın Tahran Ziyareti: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı? Türk uzman yanıt verdi

Fidan'ın Tahran Ziyareti: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı? Türk uzman yanıt verdi

Türk uzman verdiği röprotajda İran ve Türkiye'nin İsrail'i ortak tehdit olarak gördüğünü ve Suriye konusunda işbirliğine gittiğini söyledi.

Mehr Haber Ajansı: Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, resmi temaslarda bulunmak üzere geçen Pazar günü Tahran'a geldi. Fidan, burada İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Erakçi, İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, İran Meclis Başkanı Muhamned Bakır Galibaf ve İran Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Laricani ile bir araya geldi.

Görüşmelerde bölgesel işbirliğine vurgu yapılırken, İsrail'in ortak bir tehdit olduğu da belirtildi. Bu, 12 günlük savaştan sonra bir Türk heyetinin İran'a gerçekleştirdiği en önemli ziyaret olarak öne çıkıyor.

Bu ziyaretin önemi hakkında Doç. Dr. Yeşim Demir Mehr Haber Ajansı'na konuştu:

1- Hakan Fidan'ın İran ziyareti, 12 günlük savaştan bu yana bir Türk heyetinin Tahran'a yaptığı en önemli ziyaret olarak yorumlanabilir. Sayın Arakçi ile Fidan arasındaki görüşmeler çoğunlukla bölgesel iş birliğine odaklandı. Bu görüşmede Ukrayna'daki savaş, Gazze, Suriye ve Lübnan'daki ateşkes ele alındı. Görünüşe göre bu görüşme ticaret meselelerinden ziyade bölgesel boyuta odaklanmış. Analiziniz nedir?

Hakan Fidan’ın İran ziyareti, iki ülkenin uzun süredir yaşadığı bölgesel gerilimler ve 12 Gün Savaşı sonrası oluşan yeni dengeler açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Görüşmelerde ekonomik konular gündeme gelse de asıl gündemin bölgesel güvenlik ve diplomasi olduğu görülmektedir. Bu çerçevede ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, yeni sınır kapıları açılması ve demiryolu bağlantılarının güçlendirilmesi gibi başlıklar, ilişkilerin sağlıklı işleyişini güçlendirmek amacıyla atılan adımlar olurken, İran’ın Van’da konsolosluk açma planları ve doğalgaz anlaşmasının uzatılması enerji işbirliğinin de sürdürülebilirliğine işaret etmektedir.

Ancak görüşmenin esas önemi, Filistin-Gazze krizi, Suriye ve Lübnan’daki ateşkes girişimleri, İsrail’in bölgesel politikaları ve İran’ın nükleer müzakereleri gibi kritik bölgesel dosyalara odaklanmasıdır. Tarafların İsrail’in yayılmacı politikalarını ortak güvenlik tehdidi olarak tanımlaması, iki ülkenin bölgesel tehdit algısında yakınlaştığını gösteriyor. Türkiye’nin Gazze’deki ateşkesin devam etmesi ve Batı Şeria’daki saldırganlığın durdurulması yönündeki tutumu, diplomatik ve insani açıdan aktif bir rol üstlenme niyetini ortaya koyuyor. Ayrıca, terörle mücadele ve PKK’nın silah bırakması konularında paylaşılan ortak görüş, bölgesel işbirliğinin güvenlik boyutunu da güçlendiriyor.

Sonuç olarak, bu ziyaret iki ülkenin mevcut bölgesel krizler karşısında işbirliğini öne çıkarmaya çalıştığını gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle bölgede zayıflayan etkisi de Türkiye ve İran’ın daha fazla alan kazanmasına imkân tanıyor.

İran açısından bu ziyaret, yaptırımların ağırlaştığı ve İsrail ile gerilimin arttığı bir dönemde uluslararası alandaki izolasyonunu azaltma ve ekonomik baskıyı hafifletme fırsatı sunuyor. Türkiye ile kurulan diyalog, hem siyasi hem ekonomik anlamda İran için nefes aldırıcı bir imkan sunuyor. Enerji ve ticaret alanındaki işbirliği İran’ın elini rahatlatabilir.
Türkiye açısından ise İran’la istikrarlı ilişkiler özellikle enerji güvenliği, Suriye ve Irak’taki dengelerin yönetimi ve terörle mücadele için önemli. İran’ın Hamas ve Hizbullah üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, Türkiye’nin Gazze konusundaki diplomatik girişimleri bu temaslarla güçlenebilir. Suriye ve Lübnan gibi istikrarsız alanlar da iki ülke arasındaki koordinasyon önem taşıyor.

Sonuç olarak, bu ziyaret iki ülkenin mevcut bölgesel krizler karşısında işbirliğini öne çıkarmaya çalıştığını gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle bölgede zayıflayan etkisi de Türkiye ve İran’ın daha fazla alan kazanmasına imkân tanıyor.

2- Türkiye'nin yeni Şam Büyükelçisi de Türk heyetindeydi. Bildiğiniz gibi Suriye meselesi, Tahran ve Ankara arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle her zaman zorlu bir konu olmuştur. Bu görüşme, iki ülke arasındaki Suriye meselesindeki iş birliğinin güçlendirilmesi anlamına mı geliyor?

Ortadoğu’nun geleceği, bölgesel aktörlerin iş birliğini güçlendirmesine ve yapıcı diplomasiye bağlıdır. İran, Suriye’yi uzun süredir güvenliği açısından kritik bir alan olarak görmekteydi. Esad rejiminin çökmesi, İran’ın bölgesel stratejisini olumsuz etkilerken İsrail’in manevra alanını genişletmiştir.
2011’den beri yaşanan gelişmeler, Suriye’nin yalnızca iç dengelerini değil bölgenin genel jeopolitik yapısını da değiştirmiştir. İran’ın etkinliğinin sınırlanması ve İsrail’in daha aktif hale gelmesi, Türkiye ve İran’ı Suriye politikalarını yeniden değerlendirmeye yöneltmiştir.

Türkiye ile İran arasında Suriye konusunda uzun süredir bilinen görüş ayrılıkları bulunsa da, Fidan’ın Tahran ziyareti ve heyette Türkiye’nin yeni Şam Büyükelçisinin de yer alması, iki ülkenin bu konuda daha yakın işbirliği yapma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu durum, İran’ın Suriye’deki konumunu koruma arayışıyla Türkiye’nin güvenlik kaygılarının örtüştüğü bir zemin yaratmaktadır.

İsrail’in Suriye’de faaliyetlerini artırarak SDG ile temaslar kurması hem Suriye’yi İran’a karşı baskı aracı olarak kullanması hem de özerk Kürt yönetimi oluşumuna destek vermesi Türkiye ve İran için güvenlik tehdidi yaratmaktadır. Türkiye, Suriye’de PKK ve diğer terör örgütlerinin varlığına karşı alternatif bir güvenlik yapısı oluşturulması gerektiğini savunmaktadır. Bu çerçevede Fidan’ın ziyareti, bölge için “yeni bir güvenlik mimarisi” arayışının parçası olarak görülebilir.
Dolayısıyla bu ziyaret, Suriye konusunda tam bir uzlaşı anlamına gelmese de Ankara ve Tahran’ın mevcut koşullarda iş birliğini artırmaya ve koordinasyonu güçlendirmeye açık olduklarını gösteren olumlu bir adımdır. İran’ın hâlâ önemli bir bölgesel nüfuza sahip olduğu düşünüldüğünde, bu temaslar iki ülkenin Suriye’deki gelişmeleri daha yakından takip etmesine ve belirli alanlarda ortak hareket etmesine zemin hazırlayabilir.

3- Bu görüşmede İsrail ortak tehdit olarak vurgu yapıldı. Bildiğiniz gibi İsrail defalarca Türkiye'yi de tehdit etti. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, tarihsel olarak inişli çıkışlı bir seyir izlemektedir. Mevcut gelişmeler, iki trafı doğrudan bir çatışmaya sürükleyecek gibi görünmese de Suriye başta olmak üzere diğer bölgelerde dolaylı çatışma olasılığı daha gerçekçidir. Bu bağlamda psikolojik baskı, istihbarat operasyonları veya suikast girişimleri gibi senaryolar gündeme gelebilir.

Bu ziyaret ve Sayın Laricani’nin mesajı, Türkiye–İran ilişkilerinde daha yakın işbirliği niyetinin sembolik bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Hakan Fidan’ın görüşmelerde mevkidaşı Erakçi “kardeşim” diye hitap etmesi ve Laricani’nin “Kendi evinize hoş geldiniz. İran ve Türkiye arasında daha fazla iş birliği umuduyla…” mesajı, iki ülkenin birbirine karşı samimi ve yapıcı bir tutum ortaya koyduğunu gösteriyor.

Türkiye’nin NATO üyeliği ve ABD ile yakın ilişkileri, İsrail’in ABD açısından kritik bir müttefik olmasıyla birlikte değerlendirildiğinde kapsamlı bir savaş olasılığı azalmaktadır. Mevcut tehditler daha çok dolaylı ve sınırlı gerilimler üzerinden kendini gösterebilir. 

4- Bu tür ziyaretlerde tarafların kullandığı dil de dikkate alınmalıdır. Çünkü yetkililerin beden dili ve konuşma tarzı, görüşmenin önem derecesi hakkında ipucu verebilir. Örneğin Sayın Fidan, görüşmelerinde Sayın Erakçi'yi defalarca "kardeşim" diye hitap etti. İlginç olan, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri, yani İran Güvenlik Başkanı Ali Laricani'nin tweetiydi.

Laricani'nin mesajı şöyleydi:

"Kendi evinize hoş geldiniz. İran ve Türkiye arasında daha fazla iş birliği umuduyla…"
 Bu, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı anlamına mı geliyor?

Bu ziyaret ve Sayın Laricani’nin mesajı, Türkiye–İran ilişkilerinde daha yakın işbirliği niyetinin sembolik bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Hakan Fidan’ın görüşmelerde mevkidaşı Erakçi “kardeşim” diye hitap etmesi ve Laricani’nin “Kendi evinize hoş geldiniz. İran ve Türkiye arasında daha fazla iş birliği umuduyla…” mesajı, iki ülkenin birbirine karşı samimi ve yapıcı bir tutum ortaya koyduğunu gösteriyor.

Tarih boyunca bölge devletleri hem rekabet hem işbirliği içinde olmuş, ortak güvenlik ve istikrarın sağlanması için zaman zaman birlikte hareket etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti de bölge güvenliği ve barışı açısından kritik iki aktördür. Tarafların kullandığı bu diplomatik dil, ilişkilerin olumlu yönde ilerlediğini gösteriyor. Ancak yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu söylemek için henüz erken olmakla birlikte bundan sonra süreç atılacak adımlara bağlı olarak şekillenecektir.

News ID 1932622

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha